Şişirilmiş muhalefetin havalı turu!..

Muhalefet üzerinden piyasa yapan İngiliz haber ajansı Reuters’in seçimleri tasarımlamak için "Anketler, Erdoğan’ın muhalefet karşısında yüzde 10'dan daha fazla geride kaldığını gösteriyor" başlığıyla yaptığı son seçim değerlendirmesi(!) muhalefeti havalandırdı.

 

Bu bildik havalandırma hamleleri ile 7'li koalisyon masası da yüksek uçan bir balon.

 

İyi Parti lideri Meral Akşener’in, millî iradeyi temsil etmediğini söyleyip “Noter masası” diye aşağıladığı masaya geri dönerek tekrar tutunması geçtiğimiz yıl bir hava balonunun sepetine tutunmaya çalışan bir adamın hikâyesini hatırlattı.

Balon, hafif bir gazla doldurulup atmosferde uçabilen, genellikle sepetli bir hava taşıtıdır. Haberde, olaya konu olan balon havalandıktan hemen sonra sepetinin içindeki diğer kişiler balonun dışındaki bir kabloya tutunmaya çalışan adamı fark edince adamı sepete çekmeye çalıştı. Ancak balona daha fazla tutunamayan kişinin takati kesilince ipi bırakarak düştüğü belirtilmişti. Eğer balona tutunmaya çalışan kişi balon yükselmeden ipi bıraksaydı muhtemelen birkaç kırıkla kazayı atlatacaktı…

 

7’li Masa öyle bir fırtınanın içinde ki; sadece ipine asılanlar değil sepetine sığınanların da havalı turu(!) tamamlama garantisi yoktur.

 

Nitekim önceki gün TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek, altılı masanın HDP desteğini eleştiren İyi Parti İstanbul Milletvekili Ağıralioğlu, “Biz bölücüleri dinlemeyiz, çocuk katillerini dinlemeyiz. HDP yetkililerini 'Devlet katil' derken görüyorum, çok cüretkârlar. Devlete 'katil' derken gösterdiğiniz cüretkârlığı bir kere PKK'ya gösteremediniz. Ben terör gölgesinin düştüğü yerde makamların örselenmesine razı değilim” dedi.

 

Ağıralioğlu’nun bu açıklaması “İyi Parti bunlarla nasıl yol yürüyecek” sorusunun da cevabıdır. Muhtemelen seçim sürecine girerken ittifakın havalı yürüyüşü hayal kırıklığı ile bitecek.

 

İyi Parti’deki bu rahatsızlık sadece Yavuz Ağıralioğlu çıkışı ile sınırlı değil. 7’lı Masa seçmene karşı, Kılıçdaroğlu’nun imzaladığı Kandil’de hazırlanıp 2021 yılında HDP tarafından açıklanan “Tutum Belgesi”nin de hesabını vermeli.

HDP’nin yol haritasını içeren 11 maddelik tutum belgesi içinde “Kayyum Rejimi Değil Halk İradesi” başlığı altında “bazı belediyelerdeki kayyum atama uygulamasına son verecek yasal düzenlemeler yapılmalı” maddesi de yer alıyor.

 

Kayyum uygulamasına karşı olduklarını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun Belediye başkanlarına baskı yapıldığını da belirterek "Seçimle gelen seçimle gider” açıklaması ile HDP'ye arka çıktığı biliniyor.

 

Önceki gün İçişleri Bakanlığı'nın yayımladığı HDP-PKK ilişkisini gösteren delillerin tek tek sıralandığı “Eserler ve İcraatlarla Görevlendirme Yapılan Belediyeler" başlıklı kitapta HDP'ye vadedilen kayyum uygulamasının kaldırılması vaadinin arkasındaki gerçekler kamuoyuna aktarıldı.

 

Kitapta, “HDP yönetimindeki birçok il ve ilçe belediyesinin ‘Sözde özerklik’ ilanı sonrasında, 'kıra dayalı şehir savaşı' adını verdiği kalkışmayla birçok il ve ilçede hendekler kazılarak ve barikatlar kurulduğu” belirtilmekte.

 

Yine, “Örgütün, belediye araçlarını bombalı araç saldırılarında kullandığı, iş makineleri ile hendekler kazıldığı, barikatlar oluşturulduğu, bazı belediye başkanları aracılığıyla belediyeleri terör faaliyetlerinin desteklenmesi için militan kaynağı, mali kaynak ve araç-gerecin temin edilerek örgütün lojistik merkezleri hâline dönüştürmeye çalıştığı” belirtilmekte.

 

Her şey, bütün bu yaşananlar açık, aleni ve ortada. Kimsenin, ne cürmü işleyenlerin ne de izleyenlerin mazeret üretecek ve mazerete sığınacak hâli yok. Bunların insanlara umut ve gelecek diye bir vaatleri de zaten yok. Sadakatleri millete değil efendilerinedir.

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin belirttiği gibi, “Yüzde 50’yi geçmek için şer ve şiddeti amaçlarına malzeme yapan bu ittifak, 14 Mayıs’ta millî iradenin ihtişamıyla tasfiye ve telin edileceklerdir…”