Yarından sonra...

Sesli Dinle
A -
A +
Bu seçimlerin “Kırılma anı” sandık sonuçlarını görünür hâle getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'nde gerçekleşen Büyük İstanbul
Mitingidir.
 
İngiliz Daily Mail gazetesinin “eşi benzeri görülmemiş” dediği 1 milyon 700 bini aşkın kişinin katıldığı miting içeride ve dışarıdaki Erdoğan karşıtlarının umudunu kırdı. “Miting meydanları sandıkta oyları etkiler mi?” sorusu artık anlamsız.
 
Miting meydanları oyların kendisidir.
 
Yüksek katılım, Türkiye seçmenine dışarıdan ayar vermeye çalışanlara karşı bir duruştur. Erdoğan karşıtlığı ölçüsüz siyaset yapmak meydanları büyüttü.
 
Kılıçdaroğlu’nun HDP desteği için “Bizim görüşümüz de HDP'nin dâhil olduğu üçüncü ittifakın görüşü de net. Bize destek veriyorlar, biz bu destekten memnunuz. Şu bize destek vermesin, o bize destek versin, öyle bir şey yok. Herkesin oyunu istiyoruz” demesi dışarıdaki destekçilerin takdirini kazansa da içerideki seçmenden büyük tepki aldı.
 
Bu seçimlerde seçmen tercihini belirleyen bu iş birliğidir. Muhtemelen seçim sonrasında da büyük hesaplaşmalara sebep olacak bu iş birliğine tepki gösteren Yavuz Ağıralioğlu “İktidar değişikliği yapmak isteyenlerin, çocuklarımızın katillerinden medet ummaları utanç verici…” olarak tanımladı.
 
İçeride seçmen tabanı hasar alırken Batı’nın “Sözde Ermeni soy kırımını tanı, Yunanistan’a göz yum, Kıbrıs’ta hak talep etme, İsveç’in NATO üyeliğine vize ver, PKK’ya operasyon yapma, eski seküler günlere geri dön ve Rusya ile ticari ilişkileri kes” taleplerini;
Kılıçdaroğlu “Avrupa Birliği'nin tüm demokratik standartlarını tam olarak uygulayacağız" diyerek karşılama telaşına düştü.
 
Alman kanalı ARD’ye verdiği röportajda "Türkiye canlılığını kaybetti çünkü demokrasi yok ve tüm güç tek bir kişide. Büyük ekonomik sorunlarımız var. Bunu düzeltmek ve demokrasiyi geri getirmek için, güçlendirilmiş bir parlamenter sistem getirmek istiyoruz” dedi.
 
Alman kanalı ARD de, Kılıçdaroğlu’nun bu “cömertliğini” karşılıksız bırakmadı ve “Kılıçdaroğlu Türkiye'nin yeni cumhurbaşkanı olabilir" ifadeleriyle ödüllendirdi.
Kılıçdaroğlu’nun iştahını kabartanlardan biri de geçtiğimiz haftaki sayısında 14 Mayıs seçimlerine yer veren İngiltere merkezli The Economist dergisidir. Dergi kapağında “Erdoğan gitmeli”, “Demokrasiyi kurtarın” ve “Oy verin!” ifadelerini kullandı.
 
Batı’nın medya üzerinden kışkırtmasında sınır yok!.. Ancak ortaklarının seçimi kaybetmesi durumunda galibi ilk tebrik eden de yine onlar olacaktır.
 
Bu geri paslaşmalarının son halkası Kemal Kılıçdaroğlu’nun dış politika başdanışmanı Ünal Çeviköz’ün İsviçre, Neue Zürcher Zeitung gazetesine yaptığı açıklama oldu. Çeviköz şunları söylüyor: "Önce güveni geri kazanmalıyız. O zaman zor konuları da çözebiliriz. Kıbrıs'a gelince, çözümün adadaki iki toplum tarafından bulunması gerekiyor. Bizim tavrımız, Ankara'nın Kıbrıslı Türklerin içişlerine, Atina'nın da Kıbrıslı Rumların içişlerine karışmaması gerektiğidir."
 
Seçim sürecini içeriden ve dışarıdan kirleten bu müdahaleler, asıl belirleyici olan seçmen tabanında iktidarı güçlendirdi.
Avrupalı aktörlerin Türkiye’de iktidar değişimi için iş birliği yapmalarının temel sebebi; “Türkiye’nin kendi bölgesinde, Orta Doğu’da, Balkanlar’da Afrika’nın birçok ülkesinde ve Türk dünyasında nüfuz alanı oluşturabilen bir güç hâline gelmiş olmasıdır.”
 
Muhtemelen medya üzerinden yapılan bu saldırılara "Küresel güçlerin operasyon aygıtı dergilerin kapaklarıyla iç siyasetimizi yönlendirmesine, millî iradeye parmak sallamasına izin vermeyeceğiz" diyerek tepki koyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a daha güçlü bir destek meydanlardan sonra sandıktan gelecektir.
 
14 Mayıs’ta yapılacak seçimler, güçlü Türkiye’nin giriş kapısıdır…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.