Ma’rûf-i Kerhî Hazretleri güzel ahlâkı sebebiyle öyle sevilir ki... Son keramet

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Ma’rûf-i Kerhî Hazretleri güzel ahlâkı sebebiyle öyle sevilir ki... Son keramet

Ramazan Haberleri Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Vefat ettikten sonra Hristiyanlar ve Yahudiler O’nun kendilerinden olduğunu iddia ederler. Hâlbuki kendisinin vasiyeti vardır. Bu vasiyet aynı zamanda bir keramettir.

HAZIRLAYAN: ÖMER ÇETİN ENGİN / İLAHİYATÇI - Kitaplarda Ehl-i sünnet büyükleri, Allahü teâlânın bu dostları anlatılırken çok dikkat çekici bir hüküm bildiriliyor.     “Söz odur ki dinleyenin yönünü değiştirir (yani dinleyenin hidayetine sebep olur). Ona bir şekil verir. Bu nasıl olur? Din büyüklerinin yaptığı gibi olur. O büyükler çok yaparlardı az söylerlerdi. Fakat sözleri dinleyenin ciğerine otururdu. Onlar söylediklerinden fazlasını yapıyorlardı zaten...”

ABDESTSİZ ÖLMEYEYİM

Şimdi nakledeceğimiz kısa menkıbe onların niye büyük olduklarına da bir işaret aslında. 
Bir gün Ma’rûf-ı Kerhî hazretlerinin abdesti bozulur. Hemen oracıkta teyemmüm eder. “İşte Dicle, niçin teyemmüm ettiniz” dediklerinde, “Oraya gidinceye kadar acaba yaşayabilir miyim? Ölüverirsem abdestsiz olmayayım” karşılığını verir. 
Derler ki bir damla su sızıntısı bir deryayı haber verir...

YETİM ÇOCUĞU SEVİNDİRMEK

Sırrî-yi Sekâtî (kuddise sirruh) anlatırlar: “Bir bayram günü hazret-i Ma’rûf’u hurma toplarken gördüm ve, “Bunları ne yapacaksın” diye sordum. “Şu çocuğu ağlarken gördüm ve niçin ağladığını sordum. Bana yetim olup anne ve babasının olmadığını, arkadaşlarının yeni elbiseleri ve oyuncukları olup kendisinin olmadığını söyledi. Şimdi bunları toplayıp satacağım, ağlamayıp oynaması için ona oyuncak satın alacağım” karşılığını verdi. Bunun üzerine “Bu işi bana bırak” deyip çocuğu alıp götürdüm. Yeni güzel elbiseler ve oynaması için bir oyuncak aldım. Çocuk o zaman memnun oldu. Bundan sonra kalbime bir nur geldi, kalbim parladı ve hâlim bambaşka oldu.”

GELDİĞİM GİBİ GİDERİM

Ma’rûf-ı Kerhî hazretleri hastalanıp yatağa düştüğü zaman Sırrî-yi Sekâtî hazretleri vasıyyetini sorar. “Vefât ettiğimde şu gömleğimi sadaka olarak ver. Çünkü dünyâya geldiğim gibi gitmek isterim” buyururlar.

ÖNCEDEN HABER VERDİ

Herkese gösterdikleri güzel muameleden dolayı, öyle sevilirler ki... Vefat ettikten sonra Hristiyanlar ve Yahudiler onun kendilerinden olduğunu iddia ederler. Müslümanlar ise “O bizdendir” derler hâliyle. Bu iddialar olurken hizmetçilerinden biri gelip “Efendimizin bize şöyle bir vasıyyeti var. Benim cenazemi yerden kim kaldırırsa ben o zümredenim... buyurdu” diye haber verir. Herkes şaşkındır. Böyle bir hadisenin olacağını nereden bilmişlerdir? Hristiyan ve Yahûdîler gelirler. Mübarek cenazesini yerden kaldıramazlar. Müslümanlar cenazesini kaldırırlar ve defnederler.

ÜÇ ALTIN NASİHAT

Asırlar boyunca çok sevilen bu büyük zatın hayatını üç altın nasihatiyle bitirelim:
“Üstün olmak sevdâsında olan, ebedî olarak felâh bulmaz, kurtulamaz.”
“Kim öldükten sonra unutulmak istemezse, güzel amel işlesin ve isyan etmesin.”
“Kim mü’min kardeşinin bir aybını örterse, Allahü teâlâ onun bu işinden dolayı bir melek yaratır, onun elinden tutar ve o melekle berâber Cennet’e girer.”

Düzenleyen:  - Ramazan Haberleri
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...