İnsanlar, saf ve temiz olarak dünyaya gelir

A -
A +

İslamiyete göre bütün insanlar, Müslüman olmaya elverişli olarak dünyaya gelirler. Sâf ve temiz olarak doğarlar. Bundan sonra artık, kişinin her yaptığı kendinedir.

Allahü teâlâ, Müslümanların farklı inanışta olmalarını, çeşitli gruplara ayrılmalarını, aralarında îmân farkı olmasını yasak etmiştir. Hele, Müslümanların gizli işler yapmasını, iftirâ, gıybet gibi harâm olan şeylerle meşgûl olmalarını yasaklamıştır.

Bu hususta Mücâdele sûresinde meâlen buyuruldu ki:
(Ey îmân edenler! Gizli konuştuğunuz zaman, günah işlemeyi, düşmanlık etmeyi ve Peygambere karşı gelmeyi fısıldaşmayın! Ancak iyilik yapmayı ve Allaha karşı gelmekten sakınmayı konuşun. Öyle gizli toplantılar, Müslümanları üzmek için şeytanın istediği şeydir.)

Hadîd sûresinde ise meâlen şöyle buyuruldu:
(Bilin ki, dünya hayatı, oyun, oyalanma, süslenme, aranızda öğünme, daha çok mal ve çocuk sahibi olma davasından ibârettir. Bu ise, şu yağmura benzer ki, kara topraktan çıkardığı yeşillikler, ekicilerin hoşuna gider. Bu nebâtlar, sonra kurur. Sapsarı olduğu görülür. Sonra çöp olur. Âhirette ise, [Dünyaya düşkün olanlara] çetin ve sonsuz azap vardır. [Dünyalıkları Allahın emirlerine uygun olarak kazananlara ise] orada Allahın rızâsı ve affetmesi vardır. Dünya hayatı, sadece aldatıcı, geçici bir devredir.)

Bunun için, dünya zevklerine kapılıp, doğru yoldan çıkacak yerde, dînimizin emirlerine iki elle sarılmalıyız. Îmânı ve din bilgileri doğru olup, sapıklara aldanmamış olan bir Müslüman, dürüst bir insan, kanunlara bağlı bir vatandaş, hakîkî bir âlim, vatansever bir kimse olur. Kendine de, milletine de faydalı olur.

İslâmiyet, insana kıymet ve ehemmiyet verir. Allahü teâlâ, Tîn sûresinin 4'üncü âyetinde meâlen, (Ben insanı en güzel şekilde yarattım.) buyurmakta, insan hayatına çok önem vermekte, (Cana kıymayın!) diye emretmektedir.

Hıristiyanların insanı, (Günahla kirlenmiş bir çirkef) olarak tarif etmesini, İslâm dîni şiddetle reddetmiştir. Bütün insanlar, Müslüman olmaya elverişli olarak dünyaya gelirler. Sâf ve temiz olarak doğarlar. Bundan sonra artık, kişinin her yaptığı kendinedir.

Zümer sûresi 41'inci ve Yûnus sûresi 108'inci âyetlerinde meâlen buyuruldu ki:
(Doğru yolda giden kendi lehinedir, sapıtan kendi zararına sapıtmış olur.) Çünkü Allahü teâlâ, onlara en sevgili kulu olan Muhammed aleyhisselâmı Peygamber ve en büyük kitabı olan Kur'ân-ı kerîmi de rehber olarak göndermiştir. Kur'ân-ı kerîmin ve Peygamberimizin çok açık olarak gösterdiği doğru yoldan gitmeyenler, bunu beğenmedikleri için, şüphesiz cezâlarını göreceklerdir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.