"Cezayı hak etmiyorsun ama bakanlık yazısı değiştirilmez"

Bu cümleyi bir bakanlık yetkilisi söylüyor. Peki ya Mehmet Bey neler söylüyor? Anlattıkları inanılır gibi değil. Ama anlatılanlar doğruysa bu vatandaşın resmen hayatı karartılıyor Sayın Bakanım... İşte mağdur olduğunu söyleyen vatandaşın anlattıkları:

"Antalya'da 2008 yılında 5 yıldızlı bir otelde köpük partisinde meydana gelen elektrik kaçağından 3 kişi hayatını kaybetmişti. Köpük makinesi imalatçısı olduğum için olayın sorumlularından sayıldım. Bana da 3 yıl 4 ay hapis cezası verildi. Ben bu cezayı hak etmiyorum. Çünkü Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı makineyi görmeden ve test yapmadan kusurlu buldu. Karar değiştirilmezse 40 gün sonra cezaevine gireceğim.

Çünkü Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararı, Yargıtay 12. Ceza Dairesi onadı. Cezam ertelendi ama zaten o 3 kişinin hayatını kaybettiği olaya ilişkin hiçbir suçumun olduğuna inanmıyorum. Çünkü imalinden sorumlu olduğum köpük makinesi olay günü elektrik kaçağının bulunduğu noktaya çok uzak yerdeydi.

6 yıl boyunca hakkımda yanlış verilen bir kararın düzeltilmesi için uğraş verdim. Kaza yerinde 40 civarında makine kullanılmaktadır. Cihazlardan sadece biri imalatını benim yaptığım köpük makinesidir. Olay yerine kazadan hemen sonra gelen Özlü Jandarma Karakolu heyeti raporlarını düzenledi, krokisini çizdi. 60 resim çekti. Olay yerini kameraya kaydetti. Jandarmanın çektiği fotoğraflara bakıldığında elektrik kaçağının meydana geldiği mısır patlatma makinesine ait yanık üçlü prizidir. Ama Bakanlık yetkilileri makinemi test etmeden arızanın ve kaçağın benim makinemden kaynaklandığını belirten bir karar verdi. İtiraz ettim ve kararın değiştirilmesi ve test yapılmasını istedim. Bakanlıkta üst düzey bir yetkili ile görüştüm ancak bana 'Cezayı hak etmiyorsun ama bakanlık yazısı değiştirilmez' dedi. Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum. ODTÜ'den gelen bilirkişiler de makineyi görmeden beni asli kusurlu gösterdi. Makineyi test etmeden yanlış verilen bir karar yüzünden 40 gün sonra hapse gireceğim. Yetkililerden yardım istiyorum."

"Sevgili Feridun Ağabey öncelikle size kolaylıklar diliyorum. Size bu yazıyı içimi dökmek biraz olsun kendimi rahatlatmak için yazıyorum. Ankara'da esnafım. Elektrik hırdavat işi yapıyorum. Dükkânı iki ay önce kredi kullanarak devir aldım. Çünkü sermayemiz yoktu. Hedefimiz iki kardeş çalışıp borcumuzu ödemek sonra da kendimizi sağlama alacak şekilde yaşamaktı. Fakat umduğumuz gibi olmadı. Kardeşim boş işlerle uğraşan madde kullanan bazı arkadaşlar edindi. Onlarla sabahlara kadar gezmeye başladı. Haliyle işleri düzenli yapamaz olduk. Dükkâna bıraksam iş yapamıyor, dışarı göndersem olmuyor. İşe gönderiyorum bir bakmışım hiç gitmemiş, telefonu kapatıp kayıp olmuş. Ertesi gün sabah geliyor. Şaşırdım ne yapacağımı. Dua ederek Allah'a sığınarak ayakta durmaya çalışıyorum. İki tane çocuğum var. Kardeş yüzünden onlara bakamaz duruma geldim. Şimdi KOSGEB kursuna başladım. Hibe desteklerinden yararlanıp işime sarılıp muhtaç olmadan geçinip giderim diyorum ama o kadar bunaldım ki... Gazeteyi okurken sizi gördüm. Derdimi anlatmak istedim. Ne olur kusura bakmayın. Zamanınızı aldığım için hakkınızı helal edin. Allah hepimizin yardımcısı olsun."

İstanbul Kâğıthane Hürriyet Mahallesinde İbrahim Sokağı, Kendir Sokağı, Derebaşı Sokağı ve  birkaç sokak daha var... Bu sokaktaki evlerimiz 1956 senesinde kurulmuş yaklaşık 60 senelik evler. 1983 senesinde rahmetli Turgut Özal döneminde tapu tahsis verilmiş. 1984 senesinde de proje çizilmiş. 30 senedir hâlâ uygulanacak. Sizlere saydığım sokaklardaki evler ömrünü tamamlamış. Allah göstermesin bir deprem olduğunda bizler ölebiliriz. Defalarca Kâğıthane ve İstanbul Büyükşehir Belediyesine gitmemize rağmen hiçbir sonuç alamadık. Evler ve bizler perişan haldeyiz. Diyoruz ki ya tapumuzu verin ya da projeyi uygulayın. Sizlerden durumumuzu yetkililere iletmenizi mahalledeki birkaç arkadaş adına rica ediyoruz. Kâğıthane imar bölümüne girip 9013/1 projeyi görebilirsiniz."

           Birol Karataş- İstanbul