Türk Konseyinin Azerbaycan açıklaması!

A -
A +
 
Gündem hareketli ve hızlı... Kafkasya kaynıyor ve kardeş ülke Azerbaycan’ın nihayet sabrı taştı ve mütecaviz, saldırgan, terörist Ermenistan’a artık hak ettiği ve anladığı dilden konuşuyor! Türkiye, uzun yıllardır özlediğimiz o kararlı adımları attı ve maddi-manevi her anlamda kardeş ülkeyi desteklediğini ve yanında olduğunu en üst perdeden açıkladı ve her fırsatta açıklamaya da devam ediyor. Şükürler olsun, Türk halkının ezici çoğunluğu da bu kararı destekliyor.
Bu gelişmeler kaydedilirken bazı kriptolar, Avrasya’cılar ve mankurtlaşmış tipler, bin dereden su getirmeye, Azerbaycan’ın bu dev adımını hafife almak için “Rusya göz yumuyor, Putin izin verdi” kabilinden hep bir ağızdan gerçek dışı açıklamalar yapmaya başladılar ki söylediklerine kendileri de inanmıyor!
Bütün bu gelişmeler yaşanırken hemen herkes büyük bir heyecanla Türk Konseyinin nasıl bir tutum belirleyeceğini ve hangi mihverde açıklama yapacağını merak edip beklemeye başladı. Üzülerek belirtmeliyim ki 48 saat gecikme ile, sosyal medyada yükselen tepkiler üzerine nihayet o açıklama yapıldı. Peki bu açıklama beklediğimiz yönde, tatmin edici bir açıklama mıydı? Bu soruyu bazı akademisyen dostlarımıza yönelttim:
Uludağ Üniversitesinden Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, Türk Konseyinin açıklamasını şu şekilde değerlendirdi:
“Türk Konseyinin Ermenistan’ın provokasyonuna yönelik Azerbaycan’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne vurgu yaparak sorunun çözümünü dile getirmesi anlamlı, önemli, beklenen ve olması gereken bir husus. Açıklama, BM Güvenlik Konseyi kararına referans verilerek yapıldı. Elbette beklenti, Ermenistan’ın saldırısını net bir şekilde kınayan ve Konsey üyesi Azerbaycan’a daha somut destek veren bir açıklama olması yönündeydi. Bu noktada açıklamanın beklenenden yumuşak tonda yapılmasının sebebi, Azerbaycan’ın haklı davasında yanında durmak istememelerinden ziyade bazı üyelerin içinde bulunduğu jeopolitik ve siyasi açmazla ilişkili. Nihayetinde Rusya faktörü, Yukarı Karabağ meselesinde olduğu gibi bölgesel güç dengesinde hâlâ dikkate alınması gereken bir değişken.”
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Murat Aslan ise açıklamayı şu şekilde değerlendirdi:
“Türk Konseyi tarafından 28 Eylül’de Azerbaycan-Ermenistan çatışmasına yönelik açıklama, öncelikle Azerbaycan’a destek vermesi ve uluslararası hukuku referans göstermesi bağlamında dikkate değer. Türk devletlerinin ortak meselelerinde istişare etmesi, herhangi bir üyesine yönelik mütecaviz girişimlere ortak ruh ve iş birliği yoluyla mukabelede bulunulması özlediğimiz ve arzuladığımız bir konu. Tabii ki aklın istikametinde, hukukun rehberliğinde, meşruiyet çizgisinde, saygı temelinde ve bilim istikametinde…”
Bozok Üniversitesi İİBF Dekanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu’nun ise meseleye yaklaşımı şu şekildeydi:
“Türk Konseyi daimî ve gözlemci üye ülkelerin bir arada yer aldığı bir uluslararası örgüt. Konsey adına açıklamalar söz konusu ülkelerin hassasiyetleri gözetilerek oluşturuluyor. Daha önce Tovuz saldırısında da Ermenistan’a karşı 'kınama' açıklaması yapmışlardı. Son metin de bu yaklaşımın bir ürünü. Toprak bütünlüğünün korunması, işgalin derhâl sonlandırılması metinde açıkça ifade edilmiş. Ülkeler bazında ortaya konulan görüşlere bakıldığında ise böyle bir meselede ve üstelik böyle bir dönemde daha açık bir tavır alınmasını beklemek makul bir beklenti olsa gerek.”
Hasılı, her şeye rağmen Türk Konseyi bu asrın parlayan kutup yıldızıdır. Gelecek yıllarda özlediğimiz eşiği geçeceğimize inancımız tamdır. Allah, büyük Türk milletinin bahtını açık eylesin inşallah.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.