Seminer işi ciddi iştir!

A -
A +

20 yıla yakın bir süredir "Hakem ve Gözlemci seminerlerini" takip ederim. Kimisi sırf göstermeliktir! Kimisinde Kıbrıs ve Bulgaristan'dan 2-3 tane misafir çağrılarak otelin kapısına, sağa-sola "Uluslararası Hakem Semineri" pankartları asılır. Adı da uluslararası olmuştur. Verimli ve gerçekten hakiki manada eğitim semineri çok az olmuştur. Ufuk Özerten dönemindeki Abant ve Antalya (Klasman hakemlerinin tamamının çağrıldığı) seminerler verimli olmuştur. Oğuz Sarvan dönemindeki Silivri seminerleri etkili olmuştur. Bülent Yavuz'un Kuşadası seminerleri aklımda kalan etkili eğitimlerdendir. Buradan hareketle birkaç noktaya temas etmek istiyorum: 1) MHK, 3-4-5 Ağustos'ta Sapanca'da hakem semineri planlıyormuş. Giriş günü yani 3 Ağustos'un eğitime hiçbir katkısı yoktur. O gün alışma ve yerleşme ile geçmektedir. 5 Ağustos ise hakemin uçak ve havaalanına ulaşma derdiyle geçer. Anonslardan sorumlu MHK Üyesi'nin, "Odalar şu saatte boşaltılacak! Servisler şu saatte şuradan kalkacak!" duyurularıyla geçer. Hakemler çantalarını lobiye yığmıştır. Hiçbir hakemin aklında eğitim yoktur. Tamamen seyahate konsantre olmuşlardır. Kalan bir günlük seminerden de hiç kimseye hiçbir fayda olmaz. 2) Gelin şu seminerde 36 hakeme şunu cesaretle çıkın söyleyin. "Şu şu 18 hakem, Süper Lig maçlarına çıkacak. Şu şu 18 hakem de 1. Lig'de görev alacak. Gerektiğinde ihtiyaç duyduğumuzda inisiyatif kullanabiliriz!" Hakem de kendini ona göre konsantre etsin. Bırakacak olan; bıraksın, gitsin. Hakem her hafta ağzı açık Süper Lig'de maç beklemesin. 34 hafta gergin yaşamasın. Bir kere de durum açıklık kazansın. Herkes yerini ve konumunu bilsin. 3) Federasyon da "seminer" işine "adet yerini bulsun" mantığıyla bakmamalı. Burada bütçe kısılmaz. İyi bir bütçe ortaya konulmalı. Adam gibi bir seminer yapılmalı. Gerekirse MHK'dan da hesabı sorulmalı. Gelelim MHK'ya!. Hollandalı Hakem Eğitimcimiz Jaap Uilenberg'in ve Oğuz Sarvan'ın olmadığı bir hakem seminerini düşünün. Mevcut MHK, hangi katkıyı verebilir? ZEKERİYA ALP: Başkandır. Ağabeylik yapacaktır. TFF ile iletişim sağlayacaktır. Kendisinden zaten kimse "eğitim" beklemiyor. YÜKSEL OKÇUOĞLU: Ben ders verdiğine hiç şahit olmadım. Maç alan hakemin sevgilisi, ama maç alamayan hakemin ise "Sadece fıkra anlatmasını bilir" dediği bir başkanvekilidir. ÜNSAL ÇİMEN: Hayatında hiç ders vermiş midir? Ben duymadım, rastlamadım. ZİHNİ AKSOY: Ders vermeyen ve anlatmayan bir EPAK Başkanı olur mu?. Oluyor işte! SEYFİ GÖZAYDIN: Talep olduğu ölçüde tecrübelerini paylaşabilir. Eğitim verecek yaşı aşmıştır. SADETTİN GÜLER: Hakemler kendisini sever. İmkân tanınırsa, yardımcı hakemlere bir şeyler verebilir. HAMZA IŞIN: Gözlemcilerden sorumlu. Dolayısıyla hakeme verecek bir şeyi yok. TURGAY GÜDÜ: Hakemlikteki kariyerini MHK üyesi olarak kullanamamaktadır. MUSA SOYKARCI: Hakem kökenli değil. ASKF tarafında sevilen ve saygın bir isim. Eğitim vermesi beklenemez. Şimdi ben size soruyorum; bu kurul, yeni Cüneyt Çakır'lar, yeni Bülent Yıldırım'lar, yeni Fırat Aydınus'lar, yeni Hüseyin Göçek'ler çıkarır mı? Çıkaramaz mı? Yeni Bahattin Duran'lar, yeni Tarık Ongun'lar, yeni M.Emre Eyisoy'lar! Yaptıkları klasmanlar ortada! İstanbul karışıyor! Hep der dururum, "Hakemlik, hakem yöneticiliği vizyon gerektirir!" Hakemler İstanbul'da "Dernek seçimini" kazasız belasız atlatmışlardı. En azından biz öyle sanmıştık! Bir sezon açılış yapacaklar! İşin içinden çıkamıyorlar! İyi bir yönetici; problem çıkaran değil, problemi çözen kişidir! Organizasyonda Ahmet Şahin olursa, Süper Lig hakemleri "katılmayız" diyorlarmış! MHK meydanı boş bırakmak istemiyor. Elini ayağını çekmiyor. Kişilerin ihtirasları fazlasıyla öne geçmiş durumda. Hakem Derneği Genel Başkanı, çok dikkat etmeli. İstanbul'da sular ısınıyor. Bizden söylemesi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.