Hakemlikte mutluluk gözyaşı azdır!

A -
A +

Hakemi anlayabilmek kolay değildir. Dilerim bir gün kitabını yazarım.

Kuddusi Müftüoğlu, 22 yıllık hakemlik hayatına gözyaşları içinde nokta koydu. 
22 yılda 22 gün mutluluk yoktur.
Hakemliğin tabiatı böyledir.
Bu işe adımını attığın günden itibaren sürekli bir yarış içindesindir. Ara veremezsin; hemen yerini doldururlar!
Defterinde tatil diye bir kelime olmayacak. Bayram, yaşgünü, evlilik yıldönümü.. bunlar da olmayacak. Mesleğini, işini ve de aileni ihmal edeceksin.
Her yeni gelen Federasyon ya da her yeni gelen MHK, senin için bir başlangıç ya da bitiş olabilir.
Yükselme başlayınca, hedeftesin demektir. İnsanların yıpratıcı ve kırıcı sözlerini dinleyeceksin. İncineceksin. Zaten onlar da sen incinesin diye öyle konuşuyor, öyle yazıyor.
Medyada bir tane seni destekleyen yazı okuyamayacaksın.
Kafanın karışık olduğunu, eyyamcı olduğunu, korkak olduğunu bol bol okuyacak, dinleyeceksin.
Her başarında olayı sahiplenenlerin başında MHK üyelerin gelecektir.
"Klasman yükselmen için bastırdım."
"Bu maçı sana ben aldım." 
"Seni Süper Lig'e ben çıkardım."
"Seni FIFA listesine ben soktum."
Düşüşlerinde aynı MHK üyesi, "Yanlış adamlara yaklaştın. Beni dinlemedin" diyecektir.
Yükseldikçe senin hedeflerin de büyüyecektir.
Süper Lig'de maç almaya başlayacaksın bu yetmeyecek.
4 büyüklerin maçına çıkacaksın, bu seni kesmeyecek. Derbi isteyeceksin.
FIFA listesine gireceksin. Bu defa oradaki kategorilerde yükselemediğin için canın acıyacak.
45 yaşına kadar hep bu koşuşturma içinde yaşayacaksın.
Camiada çok keskin düşman ve dostların olacak.
Şöhret ve para kazanmış olacaksın.
Şöhreti de koruyabilmek ve yönetebilmek çok zordur.
Şöhret bir buz parçasıdır. Her gün eridiğini gözlerine göreceksin. Her sezon seni tanıyanların sayısı azalacaktır.
Kimse seninle fotoğraf çektirmek istemeyecektir.
Bazen o tacizleri bile özler hale geleceksin.

Eğitimde sınıf atlanmıştır
Hakem eğitim seminerlerini 20 yıla yakın süredir takip eden bir gazeteciyim.
Geçmişte şöyleydi:
Karşısında 120 kadar hakem ile yardımcı hakemi, 35 tane de gözlemciyi, MHK üyelerini, biraz da gazeteciyi bulunca dersi veren kişiyi artık susturamazsın.
Bağırır, çağırır. Çocukluğundan, askerliğinden hatıralar dinlersiniz. TFF'ye ve başkanına olan bağlılıklarını anlatır.
Bir eğitimci günlerce hazırlandığı dersi anlatmak için kürsüye çıkar. Daha 5.dakika dolmadan MHK Başkanı ya da bir başka kıdemli üye yerinde oturamaz. Sahneye fırlar, mikrofonu alır. O dersin süresini kendisi doldurur. Dersi anlatacak kişinin motivasyonu sıfırlanır.
Şimdi eğitimde uluslararası nitelikleri olan isimler hakemlerimize eğitim veriyor. Jaap Uilenberg, Jorn West Larsen, Giovanni Stevenat, Prof.Dr.Werner Helsen gibi.
Derslerine ve konularına hakim bu isimler, UEFA'nın hakemden gerçek manada ne istediğini anlatıyorlar.
Hayat hikayesi anlatmıyorlar.
Hayatında çok özel bir anekdot vardır, anlatırsın, eiğtime katkısı da olur. Ama sen sadece egoların için gerçek dışı, doğrulanmaya muhtaç bir sürü hikaye anlatıp duruyorsun.
Salı günü Uilenberg, Antalya'da bir sunum yaptı. Ben ekrandan takip edebildim. Fatih Terim'den Şenes Erzik'e kadar salonu dolduran herkes adeta nefes almadan dikkatle dinliyordu.
Net ve yalın bilgiler verdi.
Hazırlık yaptığı bir bölüm var. O konular hakkında konuşuyor. Daldan dala konmuyor. İşin özünü veriyor. Genel ve temel prensibi söylüyor.

NOT: Bugün Antalya'da TSYD seminerinde olacağız. Saat 15.45'te oturum başkanlığını yapacağım bölümde konuklarımız MHK Başkanı Zekeriya Alp, Jaap Uilenberg ve FIFA hakemleri olacak.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.