Evet Zekeriya Alp EMAR çekiyor!.

MHK Başkanı Zekeriya Alp, geçen hafta büyük cesaretle çok önemli bir adım attı.

Klasmanlarda bulunan hakem ve gözlemcilere birer e-mail göndertti.

Özetle aşağıdaki sorulara cevap istendi:

"Bulunduğunuz klasmanda hakem sayısı yeterli midir?

Bulunduğunuz klasmanda maç dağılımında adil davranıldığına inanıyor musunuz?

Yetkililer tarafından yeterlice izlendiğinizi düşünüyor musun?

Terfi listesindekilerin adil olarak belirlendiğini düşünüyor musunuz?

Antremanları bilimsel buluyor musunuz?

Hakemlerle ilgili dökümanlara rahatlıkla ulaşabiliyor musunuz?

Hakem ücretlerini yeterli buluyor musunuz?

Türk hakemliğinin geliştiğine inanıyor musunuz?

Gözlemcilerin yeterli olduğunu inanıyor musunuz?

Gözlemci notlarının adil olduğuna inanıyor musunuz?

Türk hakemliğinin iyi yönetildiğini düşünüyor musunuz?"

Bu anketin cevapları bugün ya da yarın Zekeriya Alp'in elinde olacak.

Bir kere bu bilgisayar programında cevap veren hakem ya da gözlemcilerin tesbit edilebilmeleri asla mümkün değil.

Ben önce objektif cevapların geleceğinden endişeliydim. Ancak bu konuda iyi ve güvenilir bilgisayar programı kullanılmış.

Alp Başkan, bu akşam belki de çok kötü şeylerle yüzleşecek.

Bakın modern dünya çalışanının memnuniyetini ölçüyor. Memnuniyeti ve memnuniyetsizliği ölçmezsen, gelişemezsin.

Ölçmezsen yönetemezsin! Ancak dikta yönetim anlayışları bu tip anketlerden kaçarlar.

Anket ne kazandıracak?

Bir kere diyelim ki; bu anket sonunda terfilerin adil olduğuna inanan hakem veya gözlemcilerin oranı yüzde 10 çıktı.

Gelecek yıl bir anket daha yaptınız, bu rakam yüzde 20 oldu.

MHK o zaman şunu diyebilecek, "Doğru yoldayız, hakemlerin güvenini bir kat artırdık."

Ondan sonra ben de her klasman mevsiminde en ağır yazıları yazıp MHK'ların nefret ettiği bir kalem olmam belki...

"MHK'nın her yaptığı doğrudur. Hiç hata yapmazlar. Hesap vermezler" gibi tartışmalar sona erer.

Bundan böyle MHK Üyesi, bölgesindeki hakem ve gözlemcilere adil olmanın derdine düşecektir.

Çünkü elde ölçen bir mekanizma var.

Nasıl siyasette sandık varsa, burada da anket var.

Mesela kulağıma geldi. MHK üyelerinin bazıları bu anketten çok rahatsızlar. Bazıları sağda solda şunu söylüyor: "Hakemlikte kim mutlu olabilir ki, tabi ki herkes mutlu olamaz." 

Bakın; bazı üyeler buna sığınıyor, bu bahanelere sığınacaktır da...

Tabii "yüzde yüz mutlu sonucunu" kimse beklemiyor. Ama bunun bir yüzde 1 çıkması var, bir de yüzde 10 çıkması var.

Neden? Çünkü bölgesinde MHK üyesi artık "astığım astık, kestiğim kestik!" diyemeyecek.

Bu anketlerle çok somut verilere ulaşılacak.

Bütün ciddi firmalar bu anketleri yıl içinde birkaç defa yapıyor. Genel Müdürler, ceo'lar, inanın tirtir titriyor.

"Biopsi raporu" bekler gibi anket sonucu bekliyorlar. Adil olan bu anketten korkmaz ve kaçmaz.

Onlar ve biz!

1996 ve 2008 Avrupa Şampiyonalarında vardık. 1954 ve 2002 Dünya Kupalarında vardık.

Avrupa Şampiyonaları 16 takımdı, 24 takım oluyordu, şimdi 32 takım oldu. Yani katılmayanı dövüyorlar.

Dünyanın en büyük derbilerinin ülkemizde oynandığını sanıyoruz, ligimizin marka değeri diyoruz ama ölçülebilir hiçbir veride üstünlüğümüz yok.

Sürdürülebilir başarı, istikrar, çok çalışmak, sabır, inanç gibi cümlelerin hepsini geçtiğimiz günlerde Cüneyt Çakır'ın röportajlarında vardı. 

Cüneyt Çakır, tek bir turnuvaya, anlık başarıya odaklanmadı. Çok çalıştı. Üst düzey hedefler koydu. Sabretti. Her maç bir önceki maçtan daha iyi olmak zorundaydı. 2009'dan bu yana çıkışta.

Spor medyası şu günlerde olur-olmaz bir yığın transfer haberleriyle meşgul. 

İşin köküne inen kimse yok.

Ekranlarda 4-5 kişi toplanıyor, hakem üzerine ahkâm kesiyor. Bu insanları hakem seminerinde gören var mı? İçlerinde oyun kuralları kitabını eline alan var mı?

Ama hakemi parçalama hakları var.

Geçen hafta FIFA Hakem Kurulu önemli bir toplantı yaptı. Orada 25 tane seçilmiş hakem içerisinde bir Türk Hakemi vardı. Tam 210 gazeteci bu toplantıya akredite oldu. Tek bir Türk gazeteci yoktu.