AVRUPA’NIN HASTA ADAMI!..

A -
A +
Kendi ikrarlarıyla artık kayda girmiştir ki “Avrupa’nın Hasta Adamı” bundan böyle İngiltere’dir. Daily Mail, bu ülkenin çok satışlı gazetelerinden biridir. 17 Nisan 2020’de internet baskısında attığı başlıkla dünya gündemine oturdu. Büyük harflerle yazmıştı:
THE SICKMAN OF EUROPE!
AVRUPA’NIN HASTA ADAMI!
Bu, bir öfkenin haberiydi. Zira İngiltere, vatandaşları en fazla ölen devletler sıralamasında beşincidir. Ölü sayısı yirmi bine doğru gidiyor. Dahası, salgının en fazla bulaştığı memlekettir. Hâlbuki hastalık ilk çıktığında Başbakan Boris Johnson, tıpkı Başkan Donald Trump gibi koronayı hafife almıştı. Hafife almalarının cezası büyük oldu. İngiltere, yöneticisi “Covid-19”a en fazla yakalanan devlet oldu. Galler Prensi Charles, Başbakan Johnson ve Sağlık Bakanı Matt Hanncock… Başbakan, günlerce hastanede yattı. Bulaşmanın en fazla görüldüğü ülke olmak itibarıyla yarın ABD’yi arkada bırakabilir.
İngiliz basını, bütün bunlardan dolayı, vaktiyle kendi elleriyle Osmanlı’nın yakasına taktıkları o kirli “hasta adam!” rozetini; bir emaneti sahibinin geri alması gibi yerinden alıp kendi yakalarına taktılar… Biz bu ağır yakıştırmayla bir buçuk asra yakın bir zaman çok incitildik. Haysiyetimizle oynandı. Hâlbuki bugün biz, Avrupa devletlerine uçaklar dolusu sağlık malzemesi gönderirken onlar, ne hâllerdeler. Etme-bulma dünyası. Eden bulur. Bunlar, o “her şey önceki gibi olmayacak” tahminlerinin ilk işaretleri olmalı.
“Hasta adam” sözünün hikâyesine gelince:
Yıl 1853’tür. Felaketlerimizden biri olacak olan Kırım Harbi patlak vermek üzeredir. Diplomatik temaslar devam etmektedir. 9 Ocak 1853’te İngiltere sefir-i kebiri G.Y. Seymour, Çarlık Rusya’nın payitahtı Petersburg’da Çar Nikolay Pavloviç tarafından kabul edilmiştir. Çarla büyükelçi konuşurlarken Çar, “Kollarımız arasında hasta, ağır hasta bir adam var” diye bir cümle sarf eder. Sefir Seymour, Londra’ya döndüğünde Başvekil John Russel’a giderek temasları hakkında malumat arz eder. Harb, başlamadan evvel Başbakan Russel, Çar Nikolay’ın sözünü dile getirir. Söz, o günden sonra Osmanlı ve devamında Türkiye’yi her rencide edecekleri zaman kullandıkları horlayıcı bir malzeme olur. Şu var ki Çar’ın sözünde ve sözün nakledilmiş şeklinde “Avrupa” kelimesi yoktur. Osmanlı için “Avrupa’nın Hasta Adamı” cümlesini ilk kullanan 12 Mayıs 1860 tarihli The New York Times gazetesi olmuştur. Bu bilgiler, Harold Temperlay’in “1936 Yazıları-İngiltere ve Yakın Doğu” adlı kitabında mevcuttur…
Bu hakaretamiz yakıştırma, yakın zamanlara kadar hep böyle kullanıla geldi. Fakat Daily Mail, sözün artık başkalarına değil kendilerine yakıştığını fark ederek kendi ülkesi, “Kraliçe’nin devleti” için “Hasta Adam!” diye öfkeyle bağırdı. Kirli rozet artık, majesteleri Kraliçe’nin yakasındadır. Başkalarını incitip karşıdan gülmek kolaydı. Son gülen, iyi güler. Bugün, biz gülüyoruz. Daha da güleceğimize dair ümidlerimiz var…
Avrupa’nın hasta adamı teşhiri, İngiltere’nin ruh hâlini de göstermektedir. Aynı İngiliz medyası, yarın, Başbakan Johnson için, “Türk casusu, kasden tehlikeyi görmezden geldi, savuş ata vatanına git!” diye manşet atarlarsa kimse şaşmasın!..
Aslında Daily Mail’in tarihe geçen söz konusu haber başlığıyla Boris Johnson’ın hastaneden taburcu edilmesi üzerine Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İngiltere Başbakanı’na geçmiş olsun mektubu göndermesi arasında hesap dışı bir alâka olsa gerek. Mektupta “geçmiş olsun” dendikten sonra dikkatlerden kaçmayacak çok önemli bir şey daha deniyordu. Sn. Erdoğan, muhatabına “iyileştikten sonra sizi ata yurdunuzda ağırlamak isteriz!” hatırlatması yapıyordu. Sıradan bir cümle değil.
Ne diyoruz?
Ali Kemal, Damat Ferid Paşa Hükûmetlerinde Maarif ve Dâhiliye nazırlıkları/ MEB ve İçişleri Bakanlıkları yapmış İngiliz dostu, İttihad Terakki’nin düşmanı bir gazetecidir. Millî Mücadeleye muhalefetinden dolayı 1922’de ölçüsüz bir cezayla İzmit’te linç edilerek öldürülmüştür. İngiltere’de bulunduğu sırada bir evlilik yapmıştı. Boris Johnson, oradan devam eden nesildendir. Bir başka söyleyişle Çankırı ili, Orta ilçesi, Kalafat Köyü’nden İstanbul Süleymaniye doğumlu Ali Kemal, bugünkü İngiltere Başbakanı’nın büyük büyük dedesidir. Kemal Tahir, 1994’te Tekin Yayınevi tarafından 5. Baskısı yapılmış olan Kurt Kanunu adlı romanının 194/195. Sayfalarında çok şaşırtıcı bir tesbitte bulunmaktadır:
-Dünya ölümlü, insanoğlu ölecek değil mi er geç? Ha biraz önce, ha biraz sonra… Elverir ki locaların gücü silinmesin büsbütün… Babasına yapamadıkları yardımı oğluna yaparlar. Gerçekten de yaparlar. Söz gelimi, Ali Kemal masondu. Kurtarmadılar. Oğlunu ileride çok önemli bir makama çıkmış görürsen şaşma!..
Ali Kemal’in “oğlu” yani torunu İngiltere Başbakanı oldu. Ama; acaba, korona salgını, locaların gücünü de mi silmekte?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.