Danıştay’ın “FETÖ’cü yargıçlar” kararı ve YAŞ mağdurlarına yapılan zulüm

Sesli Dinle
A -
A +

Dünkü haberimde, yargıdan FETÖ ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle ihraç edilen hâkimlerden 178’inin, geçmiş tazminatlarını FAİZİ ile birlikte ödemek üzere iade edilmesiyle ilgili Danıştay 5. Dairesi’nin aldığı kararı üzerine bir Danıştay üyesi ile yaptığım konuşmaya yer vermiştim. Görüşlerini aldığım Danıştay üyesi, özetle bu dairenin 1000’den fazla başvuruya RET kararı vermiş, işinin ehli ve dürüst hukukçulardan oluştuğunu belirterek “Her kararda 3-5 hata olabilir ama bu hatalar çıkacak diye masumları cezalandıramayız” demişti. Ben de onun görüşlerine yer vermiştim.

 

Dün yazıyı okuyan Ümit Akdemir beni arayarak “Bence 30-40 kadar masum var, diğerlerini de bunlara iliştirmişler” dedi. İddiası da şu:

 

“FETÖ tüm benzerlerinden farklı olarak KÂĞIT ÜZERİNDE değerlendirilemez.”

 

Ümit burada çok önemli bir noktaya işaret ediyor. O da TANIKLIKLAR meselesi.

 

Daha önce da bu konuyu “FETÖ’nün tanık korkusu ve çözülmeme planları” başlıklı yazımda(*) ele almıştım. Çünkü FETÖ’cülerin büyük bir kısmı tanık ve itirafçı oldukça örgüt elebaşı çıldırıyordu. En çok onlardan korkuyorlardı, zira ileride davaları taşımayı düşündükleri AİHM’nin tanıklıklara çok değer verdiğini biliyorlardı. Bu yüzden FETÖ tanıkları bazen parayla, bazen de tehditle sindirme yolunu denedi sık sık.

 

Yazının yayınlanmasından sonra beni arayan Danıştay üyesine bu konuyu sordum. Bana Danıştay’da tanık dinleme sisteminin olmadığını hatırlatarak “Ancak KOM’dan, TEM’den, FETÖ’cülerin yargılandıkları tüm mahkeme kararlarından, sorgulamalardan, itirafçılardan gelen belgelerde ilgili şahısların adları tek tek arandı ve tarandı. Herhangi bir TANIĞIN ya da İTİRAFÇININ ifadesinde adı geçenler kenara ayrıldı. Yani tanıklıklar kısmı eğer önceki yargılama safahatlarında, ilgili dairelerde alınan ifadelerde geçmiyorsa Danıştay için yapacak bir şey bulunmamaktadır” dedi.

 

Sonuçta karar bu ve dava Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na gidecek. Kurulun alacağı karar kesin olacak.

 

Tabii kamuoyunun tepkisini çeken bu iadeler, geçmişte TSK’da YAŞ kararlarıyla ihraç edilen mağdurları hatırlattı. Misal 1999 yılındaki YAŞ MAĞDURLARI’nı hatırlayan var mı? Nereden olsun? Eşi başörtülü olduğu için, namaz kılarken görülmesi nedeniyle sırf dindar oldukları için ihraç edilen subay ve astsubaylardan söz ediyorum.

 

Onlardan birinin mektubunu aldım ve kurdukları Yüksek Askerî Şûra Mağdurları Derneği Başkanı, yüzbaşılıktan ihraç Yüksel Sartel ile konuştum. Yaşadıkları mağduriyet ve yaptıkları hukuki mücadele kitap olacak cinsten.

 

Yüksel Sartel, AK Parti hükûmeti 2010 yılındaki Anayasa değişikliğine gidince YAŞ kararlarının yargıya açılacağını sandıklarını belirterek “O zaman 2011 yılında 6191 sayılı kanuna ekli 32. Madde ile 1500 YAŞ MAĞDURUNA birtakım haklar verildi ama bizi mesleğimizle alakası olmayan devlet kurumlarına memur olarak atadılar. Bugün Danıştay ve OHAL kararlarıyla eski mesleki pozisyonlarına iade edilen KHK'lılara yapıldığı gibi geçmişe yönelik mali haklarımız da ödenmedi” diyerek, o tarihten sonra mahkeme mahkeme dolaştıklarını anlatıyor.

 

Evet, dernek üyeleri ve yöneticileri haklarını ararlarken Yüksek Askerî İdare Mahkemesi, idare mahkemeleri ve Danıştay arasında mekik dokumuşlar. Hepsi birbirine havale etmiş, hepsi yetkisiz olduğunu söylemiş, hepsi işi yokuşa sürmüş.

 

Aslında en dişe dokunur “tavsiyeyi” Yüksek Askerî İdare Mahkemesi aldığı kararla vermiş ve “Size bu hakları biz veremeyiz çünkü Anayasa değişiklikleri geriye değil, ileriye doğru yürür. Dahası bu mağduriyetinizin giderilmesi için mahkemelere başvurmanıza gerek yok. Hükûmet bir yasa çıkarır ve sizi ihraç eden YAŞ kararlarını kaldırır olur biter” demiş.

 

Bu süreçte yaşananlar çok ilginç. Yüksel Sartel en son İstanbul İdare Mahkemesi’nde dava açmış, onlar “Doğduğun yer Sivas’taki İdare Mahkemesi bakar bu davaya” demişler. Sivas’taki idare mahkemesine başvurmuş onlar da yetkili olmadıklarını söylemişler. Tekrar Danıştay’a dönmüş ama onlar zaten “Bizimle ilgili değil” dedikleri için ortada kalmışlar. Altı ay önce de üç maddelik bir kanun çıkmış ama içine YAŞ mağdurlarıyla ilgili öyle maddeler konulmuş ki mesele karmakarışık bir hâl almış!

 

Bu arada Kamu Denetçiliği Kurumu’na, TBMM Dilekçe Komisyonuna başvurularda bulunulmuş. Kamu Denetçiliği’nden cevap gelmiş ve hükûmete bu konuda bir tavsiye yazısı yazıldığı belirtilmiş. Dilekçe Komisyonu’ndan ve aynı dilekçeyi gönderdikleri AK Parti Milletvekilleri Hamza Dağ ve Mustafa Elitaş'tan da bir cevap gelmemiş.

 

Kısaca hükûmet 1999 yılında alınan YAŞ kararlarını âdeta doğruluyor ve ihraç edilen 1500 subayla astsubaya SUÇLUSUN DİYOR sanki!..

 

Çok mu zor; YAŞ kararlarını kaldırmak ve TSK’nın sırf inançlarından, dindarlıklarından, eşlerinin başörtülerinden dolayı ihraç edilen mensuplarının mağduriyetini gidermek.

 

Onların SUÇU, o dönemde FETÖ gibi TAKİYE YAPMAMAK mıydı?

 

.....

 

(*)https://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/fuat-ugur/fetonun-tanik-korkusu-ve-cozulmeme-planlari-593657

 

 

 

İş adamı Halil Bilici’nin Meral Akşener ve Mansur Yavaş ile ilgili açıklaması ve gariplikler!

 

 

Hatırlayacaksınız, 20 Eylül 2022 tarihinde “Mansur Yavaş’a eski ülküdaşlarıyla CHP’den bir uyarı ve Gölbaşı’ndaki villada konuşulanlar” başlıklı bir yazı(*)yayınlamış ve şöyle demiştim:

 

“Geçtiğimiz günlerde, Halil Bilici’nin Gölbaşı’ndaki villasında Meral Akşener, Mansur Yavaş, Halil Bilici ve Mansur Yavaş’ın 40 yıllık yol arkadaşı ve ülküdaşı ABB iştiraki Belka AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Halil İbrahim Sarı bir araya geldiler ve 2,5 saat süren toplantı yaptılar. Toplantının ana gündem maddesi ise kolayca tahmin edileceği üzere Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığının nasıl pişirileceği üzerineydi.”

 

Bu konuda bir yazı daha yayınladım ve aradan bir ay geçtikten sonra iş adamı Halil Bilici’den noter kanalıyla “tekzip” dedikleri bir açıklama metni geldi. Avukatı Atakan Aylar tarafından kaleme alınan açıklama aşağıdaki gibi:

 

“20.09.2022 tarihli Türkiye gazetesinde ve internet sitesinde yayımlanan 'Mansur Yavaş’a eski ülküdaşlarıyla CHP’den bir uyarı ve Gölbaşı’ndaki villada konuşulanlar' başlıklı yazısında müvekkil ile ilgili gerçeğe aykırı yayım yapılmıştır. Haber içeriğinde yer alan Müvekkilin evinin bahçesinde Mansur Yavaş, Meral Akşener ile toplantı gerçekleştirdiler iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Müvekkil’i Meral Akşener ile hayatı boyunca bir kez bile bir araya gelmemiştir. Bununla birlikte haber içeriğinde müvekkilin İYİ Partili olduğuna ilişkin bilgiler de gerçeği yansıtmamaktadır. Müvekkil Halil Bilici, Ayvetsan Hayvancılık Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin genel müdürü olup başarılı bir iş adamı olup herhangi bir siyasi partiye üyeliği bulunmamaktadır. Haber içeriğinde müvekkilin gerçekte olmayan bir olayın parçası olarak gösterilmiştir. Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.”

 

İmla hatalarına dokunmadan açıklama böyle.

 

Öncelikle şunu belirteyim. Haber kaynaklarımla konuştum, hepsi çok şaşırdı ve hatta aralarından biri “Bunu söylemiş olamaz” dedi. Çok güvendiğim isimler olduğunu belirteyim. Ama benim birkaç tespitim daha var.

 

1-Bu açıklama neden aradan bir ay geçtikten ve bu konuda iki yazı yayımlandıktan sonra geldi? Nasıl bir rahatsızlık ortaya çıktı acaba?

 

2-Avukat ısrarla “haber” diye niteliyor ama bu yazı bir haber yazısı değil. Kulise dayalı bir yorum yazısı. Bir makale.

 

3- Açıklamada benim bu yazıda Mansur Yavaş, Meral Akşener’in ve diğer isimlerin Halil Bilici’nin villasının BAHÇESİNDE yapıldığına dair bir ifadem yok. Bahçeyi nereden çıkardılar anlayamadım!

 

4- Avukat, müvekkilinin İyi Partili olduğuna dair bilgilerin gerçeği yansıtmadığını ifade ederken “Müvekkil Halil Bilici’nin herhangi bir siyasi partiye üyeliği bulunmamaktadır” diyor. Güzel de ben “Halil Bilici İyi Parti üyesidir” diye yazmadım ki. Bana da dışarıdan bakanlar Erdoğan’ı ve hükûmeti desteklediğim için “AK Partili” diyorlar. Ama ben de AK Partili değilim. Çünkü AK Parti’ye üyeliğim yok. Bu ikisi birbirinden farklı.

 

Kısaca bu açıklama bana inandırıcı gelmedi ve bana bu buluşmayı anlatanlara güveniyorum.

 

.....

 

(*) https://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/fuat-ugur/mansur-yavasa-eski-ulkudaslariyla-chpden-bir-uyari-ve-golbasindaki-villada-konusulanlar-632703

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.