Küçük Hüsamettin Londra'da ve Bill’i arıyor

Sesli Dinle
A -
A +

Hepimizin anılarında vardır.

 

Komedyen Levent Kırca’nın çocuk arabeskçilerle dalga geçmek için oluşturduğu Küçük Hüsamettin tipi, daha sonraları annesinin Bill Clinton ile ilişkilerinin anlatıldığı bir karaktere dönüştü. Bu yüzden o bölümlerde sık sık “Aneeey, Bill benim babam mı aneeey?” diye sormaya başlamıştı Küçük Hüsamettin.  Levent Kırca’nın o ilginç mizah dünyasında dibine kadar kıro bir tiplemenin annesinin ABD’nin eski başkanlarından Bill Clinton’la ilişki içinde olmasının absürtlüğü bugün çok güldüğümüz travmalarımızdan biri oldu.

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Londra seyahatiyle neden aklıma unutmak istediğim Küçük Hüsamettin karakterinin çeşitli replikleri doluştu diye düşünürken fark ettim ki asıl mesele Bill Clinton’da düğümlenmekte. Komik ama acınası Hüsamettin bile istikbalini ve kurtuluşunu Bill Clinton’a bağladıktan sonra Kemal Kılıçdaroğlu için şaşırmamıza gerek yok.

 

CHP’nin Türkiye’yi ve ülkemizin geleceğini ABD-İngiltere bileşkesindeki Anglo-Sakson eksenine ipotek ettirme girişimlerinin başlangıcının Marshall ve Fullbright anlaşmalarıyla 1947’ye ve “İkinci Adam” İsmet İnönü’ye dayandığını düşününce Kılıçdaroğlu’nun Londra seyahati yerli yerine oturdu. İnönü, bu anlaşmalarla uçak fabrikalarımızı kapatıp ve yaktırıp, ABD’nin savaşta kullanıp ıskartaya çıkardığı uçaklarına borç aldığımız parayla ödeme yapmıştı.

 

Büyük bir “Deha” idi.

 

Kemal Kılıçdaroğlu aradan 75 yıl geçtikten sonra bize yine bir deja vü yaşatıyor. O da ayrı bir deha.

 

CHP’nin Genel Başkanı Londra seyahatinin amacını “Temiz paranın girdiği sokaktan, kirli para hemen kaçar. Ben bu parayı bulup getireceğim. Bunun için Londra’dayım. Burada görüşeceğim bazı yatırım bankaları ve girişim sermayesi fonları dünyada 5 trilyon dolar parayı yönetiyor” diye açıkladı.

 

Görüştüğü kuruluşlar arasında Entrepreneur First, The Creator Fund, Creative UK, Alan Turing Enstitüsü, Local Globe ve Blenheim Chalcot var.

 

Dediğim gibi, hepsi de SICAK PARA’NIN AKBABALARI.

 

Bazıları BUGÜNÜ kurtaracak diye dört gözle beklenilen o sıcak paranın, yüksek faiz, düşük döviz günlerinin AKTÖRLERİ.

 

Geçmişte aynı hataya AK Parti iktidarı da düştü. Artık Altılı Masa bileşeni olan Ali Babacan ile Mehmet Şimşek, bugün Kılıçdaroğlu’nun görüştüğü uluslararası sıcak para çetecilerinin ülkemize soktuğu sıcak para sayesinde insanlara yalancı bir cennet yaşattılar.

 

Hatırlayalım. Bir baktık ki 1 dolar 1,5-2 TL olmuş. Ooo, muazzam, tadından yenmez. Yılda bir telefon, üç yılda bir arabayı değiştirmenin keyfine kim ne diyebilir ki? Sonra bavulunu kap yurt dışına git, benzin ucuz, bol bol seyahat et, çocuğuna en tanınmış ithal markalardan ayakkabı, elbise, kaban al… Hepsini yaşadık. Kısaca sen mutlu, ben mutlu, onlar mutlu yaşayıp gittik epey.

 

Ne zamana kadar?

 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Temiz para” dediği fonların sahibi olan Ecnebiler bizi donumuza kadar soyuncaya dek.

 

Çünkü bu sürede ülke dövizle borçlandı, yüksek faizle ürettiğimizden kazandığımız tüm para yine yüksek faiz nedeniyle sıcak para baronlarına, İsviçre bankalarına, seyahat, emlak alımı vb. “aktivitelerle” dışarıya aktı.  Döviz manipülasyoncusu yabancılara dokunmadık. Bunu, kenarın ekonomistleri “Türkiye’ye güven endeksi zirvede” diye yorumladı.

 

Ülkemiz belli periyotlarla bu krizi yaşıyor.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdi yeni bir ekonomik modelle bu kısır döngüyü kırmaya kararlı olduğunu gösterdi. Herkesin iyi yaşamaya, çocuklarına iyi bir gelecek bırakmaya hakkı var kuşkusuz. Ama bugün sahte bir refah sürüp yarın çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakacağımız sefil bir hayatı tekrar yaşamamak için bu model ülkemizin sarılacağı en iyi ve sağlam model.

 

Üreterek, yatırımla ve ihracatla. Çalışarak ve istihdamı artırarak. Ülkeden para çıkışına izin vermeyerek.

 

Soruyoruzdünya SANAL KUMARININ merkezi İngiltere’nin “girişimcileri” Kemal Kılıçdaroğlu’nu çok sevdikleri için mi döviz sokacaklar ülkemize?  Bu para yatırım için mi girecek? Hayır.

 

Doları Kılıçdaroğlu gibi, yabancıya teslim olup kendimizi soydurarak düşürmenin dışındaki ikinci yol Erdoğan’ın yeni ekonomi modeliyle mümkün. Evet, daha uzun, meşakkatli ama en kalıcı olanı.

 

Kimi tercih etmeli?

 

Sıcak para soygunu için kirli para baronlarını Türkiye’ye sokacak Küçük Hüsamettin’i mi, yoksa yatırım üstüne yatırım yaptırıp, istihdamı artıran, yerli marka üretip ülkeye ihracatla döviz kazandıran bu süreci izleyerek dövizi düşürecek olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı mı?

 

Seçim sizin.

 

Bugünün bir de yarını var.

 

Ya sonra?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.