Sardı korkular… Halk TV’de panik konuşmaları ve muhalefetin bozulan ayarı...

A -
A +

Bu satırları yazarken Ajda Pekkan’ın neredeyse her mitingin, her konserin ve futbol maçının marşı hâline gelen Bambaşka Biri adlı şarkısını dinliyorum yavaştan. Gloria Gaynor’ın “Ayakta kalacağım ve kazanacağım” anlamındaki I will survivor adlı parçasından şahane sözlerle adapte edilmiş.

 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın politik serüvenine ve iktidar dönemine  bakıldığında tam bir “SURVİVOR” denebilir.

 

Karmaşık, sancılı, kanlı bir coğrafyanın göbeğinde, tuhaf bir jeopolitik hikâyesi olan, bölgesinin tüm olumsuz etkilerine maruz kalan, on yılda bir askerî darbelerle devrilen iktidarların yönettiği, koalisyon istikrarsızlıklarıyla siyasal partilerin kısa dönemlerde hükûmet ettikleri bu ülkenin 20 yıldır istikrarlı biçimde liderliğini yürüten bir isim olabilmenin survivor olduğunu kim inkâr edebilir?

 

Darbelerle ve kapatma tehditleriyle karşı karşıya kaldığı ilk 10 yılını bir kenara koyalım. Son 10 yılına bakmak bile yeterli.

 

Balık hafızalılar unutur hep.

 

FETÖ’cü MİT darbesi, Gezi kalkışması, 17-25 Aralık yargı darbesi, Hendek kalkışması, 40 yıldır devam eden PKK terörünün daha da azgınlaşması, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi, ABD’nin ekonomik yaptırımları, döviz spekülasyonlarıyla ülkenin istikrarsızlaştırılmak istenmesi, Pandemi ve nihayetinde Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte gelen dünya çapında ekonomik krizin ülkemize yansımaları.

 

Can dayanmaz buna.

 

Ama o ayakta kalmaya ve ülkesini ayakta tutmaya devam etti.

 

Muhalefet ellerini ovuşturdu, gitti gidiyor dedi, masaları kurdu, etraflarına FETÖ’den PKK’ya, Baş’tan kıça kim varsa topladılar. Her ekonomik sıkışmışlıkta “Bu sefer tamam” deyip erken seçim çığlıkları attılar. Kibirli ve üstenci konuşmalarla kurulacak hükûmetin bakanlarını bile belirlemeye başladılar bir yandan.

 

Ama karşılarındaki ismi küçümsediler.

 

Erdoğan asgari ücrete umulmadık zamlar yapıp “Milletimi hayat pahalılığı karşısında ezdirmeyeceğim” deyince yutkundular. Pandemi’den yüzümüzün akıyla çıkmamızı bir türlü hazmedemediler. Ukrayna-Rusya savaşında Rusya’ya kapıları kapatmamızı ve ambargo uygulamamızı söyleyip bunun bir ekonomik kriz beklentisiyle işlerine yarayacağını düşündüler. Erdoğan dengeci dış politikayla tahıl koridorunu açıp, esir takasında başrol oynayınca, Türkiye’nin gaz sıkıntısı çekmeyeceği anlaşılınca, vatandaşların doğalgaz ve enerji faturaları devlet tarafından yüzde 80 oranında sübvanse edilince ağlamaklı oldular. Karadeniz’de bulunan doğalgaza inanmak istemediler. Çanakkale Köprüsü’ne bin tane laf ettiler. En son Türkiye Yüzyılı toplantısı ile başlayan açılım ve Togg  ile renkten renge girdiler.

 

Şimdi asgari ücret 8.500 lira mı yoksa 9.500 lira mı olacak diye konuşulurken, istikrarlı bir biçimde büyüyen Türkiye’yi dünya liderliğine sürükleyen Tayyip Erdoğan’dan başkasına oy veremeyeceklerini vatandaşlar bir kez daha idrak ettiler.

 

Evet, Tayyip Erdoğan şarkıdaki gibi 'BAMBAŞKA BİRİ’ydi ve biricikti, başkalarına benzemiyordu ve onun kalibresinde biri siyaset sahnesinde yoktu. Vizyonuyla, kritik dönemlerde aldığı son derece isabetli kararlarla, kafasındaki ekonomik modeli hayata geçirebilme konusundaki kararlılığıyla Yıkılmadım ayaktayım” diyordu.

 

Muhalefetin en büyük partisi CHP’nin televizyon kanalı Halk TV’deki geçen akşam izlediğimiz panik, işte bu gerçeği çıplak biçimde ortaya koyuyordu. Kanalın programcılarından ve AK Partiliyken, iş ortağı ve kankası Mustafa Karaailoğlu ile birlikte muhalefet cephesine göç etmiş isimlerden Levent Gültekin aksanlı konuşmasıyla partneri Murat Sabuncu’ya aynen şöyle diyordu:

 

“Kamuoyu araştırma şirketlerinden bilgi almaya başladım epeydir. Zaten bize kararsızların yeniden AK Parti’ye dönmeye başladıklarını ta eylül ayından itibaren söylemişlerdi. Ekimde bu hızlanmış. Şimdi ortada bir tablo var. Bir taraftan anketler geliyor bize, bir taraftan da anketlere güvenmediklerini söyleyen bir muhalif kesim oluştu. Alarm zilleri çalıyor muhalif kesim açısından. Kemal Bey başörtüsü adımıyla doğru mu adım attı değil mi ankete bakacağız. Benim gördüğüm büyük bir erozyon var. Bir tane örnek vereyim. Ağustosta seçimi Erdoğan kazanır diyenlerin oranı yüzde 47 iken ekim ayında yüzde 65’e çıkmış. Toplum muhalefetteki dağınıklığa bakarak bunlar galiba başaramayacak duygusuna gelmiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yıl sonra yeniden en çok beğenilen siyasetçi sıralamasına yükselmiş ekim ayında...”

 

 

 

BUNLAR FRAGMAN

 

Erdoğan böyle bir lider ve sürprizleri daha başlamadı bile.

 

Muhalefetin destekçileri ve alamet-i farikaları ise Şebnem Korur Fincancı’lar. Bakın CHP sözcüsü Faik Öztrak ne diyor TSK’ya alçakça iftira atan bu kadının söyledikleriyle ilgili olarak:

 

"Öyle hassas ve istismara açık bir konuda ulu orta açıklama yapılması yanlış olmuştur, doğru bulmuyoruz."

 

Tercümesi şu:

 

“Fincancı’nın dedikleri aslında doğru. PKK’li kardeşlerimize kimyasal kullanılmış olabilir. Ama bu hassas ve istismara açık bir konu olduğu için ulu orta konuşulmaması gerekir.”

 

Yazıklar olsun sana ve o sözcülüğü sana veren partiye, senin gibileri orada tutan CHP’lilere!..

 

 

 

KIYTIRIK KÜLTÜR APARATLARINA DA SÖZÜMÜZ VAR

 

Terörün baştan çıkardığı yarı felçli aydın tipleri ve Küresel Çete’nin kıytırık “kültür” aparatları.

 

Sizlerle kavgamız var eril kılıklı müennes şeyler…

 

Sanatçı Burak Haktanır’lar bu ülkede yalnız değil.

 

Teröre destek vermek, “barış” yalanı altında ülkemizin silahlı kuvvetlerini küresel çetenin önüne yem etme çakallığı yapmak neymiş, tıpkı Batı ülkelerinde olduğu gibi, hepsinin teker teker hesabını vereceksiniz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.