Bu yazıyı oku hocam

Ey Süper Lig hocaları, bu yazıyı okuyun. Kaçırırsanız peşinden koşun. Orijinalini bulamazsanız, kopyasını edinin, çalışma odanızın duvarına asın, bir sezon boyunca size lazım olacak en önemli kaynaktan mahrum kalmayın. Hiçbir şey yapamazsanız, okuyanları bulun ve size anlatmaları için gerekiyorsa onlara yalvarın. Evet efendiler iyi dinleyin, başlıyorum. Yeni sezonda sizden beklenenler ve yapılması gerekenler üzerine bir yazıdır bu. Bu kadarla da kalsa iyi, başarının formülünü de sunacağım sizlere. Yazının bütünü olduğu kadar, satır aralarını da sindire sindire okuyun. Evet efendiler, başta da büyük efendiler. Berbat futbol oynayıp, Avrupa'da rezil olup yurdun yolunu tuttunuz. Rezil oyununuza, bütçelerini toplasan biriniz kadar etmeyecek, kadroları sizlerle kıyaslanamayacak kadar zayıf "Anadolu kulüplerinin" iyi olduğunu öne sürerek kılıf buldunuz. Kimseyi değil, sadece kendinizi kandırdınız, öyle ya da böyle ligi yine ilk 4 şeklinde bitirdiniz! Ve siz Anadolu kulüpleri; kiminiz geç açıldı, kiminiz büyüklerin adından korktu, kiminiz şanssızlığa, kiminiz ekonomik krizlere yenildi! Olan oldu, ölen öldü, kalan sağlar bizimdir. Yeni sezon için hazırlıklar tam gaz sürüyor. Transfer piyasası kaynıyor. Türk futbol tarihinin en önemli transferleri birbiri ardına patlıyor. Roberto Carlos derken, Linderoth ile Lincoln geldi, Cisse de sırada. Bakalım daha kimleri göreceğiz! Bütçeleri zorlayarak yapılan transferlere şahit oluyoruz. Çıtayla ters orantılı transferlere şahit oluyoruz. Son kozlar oynanıyor adeta. Bu sezon da Avrupa'da başarı gelmezse, sonumuz hayrola! Şimdi diyorum ki herkese; halk sizden güzel futbol istiyor! İsimleri değil, mücadele eden, farklı bir şeyler yapan, sonuca giden, yeri geldiğinde takımı ipten alan, formasını terleten oyuncular istiyor. Futbol bu, tabii ki biri kazanırken diğeri kaybedecek. Ancak beklenti şudur ki; kazanan bileğinin hakkıyla kazansın. Kaybeden de başı dik ayrılacak kadar iyi mücadele etsin! Verilen emekler, harcanan paralar heba olmasın. Güzel futbol, iyi mücadele bekleniyor sizden. Tüm bunların bilinciyle hazırlayın takımlarınızı. Yıllardır duya duya ezberlediğimiz bahaneleri evirip çevirerek bize geri sunmaya değil, oyuncularınızı uzun ve zorlu bir maratona hazırlamaya harcayın enerjinizi. Sezon başlarken alıp hazırladığınız takımların ilk haftalarda alacağı kötü sonuçlar için fatura kesmeye hazırlanmayın, komik duruma düşüyorsunuz bilin! Hakemlere, rakip taraftara, rakip yöneticilere taş atmayın, hepsine karşı mücadeleye hazır olun, zafere giden yolda kendinizden başka kimseye güvenemeyeceğinizi bilin. Futbolcularınızdan beklenen verimi alamadığınızda suçluyu uzakta aramayın, aynaya bakın! Ortada bir sorun varsa, yeteneklerinizi sorgulayın! İdarecilik, idare etmek değildir! Yönetici olun. Lider zor günlerde belli olur. Zora düşmeyin, zora düştüğünüzde ise elinizi taşın altına koymaktan çekinmeyin. Bırakın insanların ne düşündüğünü, siz kendinize saygı duyun. Kaybedecek daha önemli bir şeyiniz yok! Savaşmayı olduğu kadar, hatalarınızdan dönmeyi de bilin! Şampiyon da olsanız, küme de düşseniz, alkışları hak edecek bir takım oluşturun. Geçmişte olanlardan örnek alın, ama geçmişe takılıp kalmayın. Evet tecrübe önemlidir, ama unutmayın ki Mourinho, çok daha tecrübelilerin elinden almıştır Porto'suyla Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu! Ve evet, kadro, camia, maddi güç önemlidir. Ama yine hatırlayın ki; yine Porto, çok daha büyükleri sollayıp Avrupa'nın en büyüğü olmuştur. O zaferde ne süper starlar, ne büyük paralar vardı. Takım ruhu vardı, inanç vardı ve istikrar. Yol gayet net yani! Kadronuzdaki isimlerin önemi yok, bütçenizin de! İhtiyacınız olan tek güç içinizde. İnanın, birlik olun ve savaşın! Rakibinizin gücünden, isminden çekinmeyin, kendi varlığınızın farkına varın. Ve pek tabii tüm oyuncularınızı buna inandırın. Bir olun! Sonuç ne olursa olsun, saygıyı hak edeceksiniz. Her şey bu kadar zor! Her şey bu kadar basit! Kolay gelsin... Not: Önemli değil. Teşekküre gerek yok. Her şey Türk futbolu için.