Sabır taşı çatlamadan

A -
A +

Karanlık koridordaki tüm kapılar kapalıysa sımsıkı, uzaklarda bir yerde de olsa başka bir çıkış var demektir. Yeter ki, yürüyecek gücü ve inancı olsun insanın, bulacaktır ışığı. Ama gerçek bu kadar gözümüzün önündeyken, göz kapaklarımızı acıtacak derecede gözlerimizi yummak bile değiştiremezken doğruyu, bu inat niye bilmem. Kilitli kalmaktan hoşlanır, karanlıktan zevk alır bir haldeyiz adeta. Korku ve acıdan, çığlık çığlığa bağırırken bu mazoşist eğilim niye? Hem kurtulmak istiyoruz, hem medet umuyoruz gözyaşlarımızın yansıttığı kör parlaklıktan, hem de hiç kıpırdamıyoruz. Acı çekmek istemeyen, ama bundan kurtulmak için de en ufak bir çabası olmayan, aksine yaptığı her hamle daha büyük acıları doğuran garip bir yaşam formuna bürünmüş halde insanlığımız. Kendine yardım etmek istemeyene, kim, nasıl derman olabilir? Başkalarının omuzlarında yükselenler, bulundukları yerde sabit duracaklarını nasıl garanti edebilir? Evet, Türk futbolundan ve içinde bulunduğu durumdan bahsediyorum. Böyle mecaz anlatımlara yönelmemin sebebi ise kafa karıştırmak için değil, ağzıma gelen kötü sözlerin satırlara yansımasından korktuğumdan. Koca koca adamlar, Türkiye'nin yakından tanıdığı simalar, 100 yıllık camiaları temsil edenler, en önemli değerleri bile ayaklarının altına almakta bir sakınca görmeden adımlar atıyor ve bırakın vicdan azabını, en ufak bir iç sızlaması dahi hissetmeden kendilerini yerden göğe haklı bulduklarını söylüyorlar, tabii yüzleri kızarmadan. Neler demiyorlar ki? Aslında her biri mahkemelerce incelense çok ağır cezalar almalarına sebep olacak. Ancak yerle yeksan ettikleri camialara dayıyorlar sırtlarını. Ya da dayılarına... Bu da bir başka çelişki olsa gerek! Ben seni tanımam ezerim, ama başım sıkışınca gölgene sığınırım! Nasıl ucuz sözlerle karalıyorlar rakiplerini. Aslında rakiplerini karaladıklarını sanırken, kendilerini o koltuğa oturtan 100 yıllık camiaları... Nasıl da mahalle arasında top tepen çocukların ağzıyla konuşuyorlar o koltuklarda otururken.... Ve nasıl utanmıyorlar, "Biz artık markayız, Türkiye'nin en büyük şirketleri gibi hürmet bekleriz, saygı isteriz" derken... Bırakın uluslararası arenada söz sahibi olan dev isimleri, kenar mahalle bakkalı bile sizin ağzınızla konuşmuyor, karşısında açılan ve kendisini iflasa sürükleyen süpermarketin müdürüyle muhatap olurken. Birey olarak sorumluluğunu biliyor da adımını öyle atıyor adamcağız. Ölüme gidiyor belki ama bir karıncayı bile incitmekten korkarak, kaybedeceği bir şey kalmamışken. Ya sizler ne yapıyorsunuz? Duruşunuz, değerleriniz, en büyük başarıyla bile ölçülemeyecek kadar değerliyken, bir lig şampiyonluğu, bir kupa için birbirinizi yiyorsunuz. Sizlere bu sorumluluğu layık görenler, onları layık gördüğünüz durumların utancıyla başlarını yerden kaldıramazken, sizin doldurduğunuz silahlarla vurulup düşenlere bakmak zorunda kalıyor. İnsanlar utanç içinde, bırakın birbirlerine bakmayı, aynaya bile çeviremiyorlar gözlerini. Oysa siz hâlâ elleriniz kanıyla bir kupa kaldırıp Avrupa'ya gitme telaşındasınız. Sanıyor musunuz ki, yapacaklarınız yaptıklarınızı temizler? Kaç tane kupayı, ne kadar yükseğe kaldırırsanız kaldırın, elleriniz kiri yine görünecek. Bu ortamdan siz mesulsünüz. Ya ortalığı temizleyip gidin ya da temizlemeden. Ama yeter artık! Daha fazla dağıtmayın etrafı, yoksa gidişiniz hak ettiğiniz gibi olacak. Bu milletin sabrı çoktur ama bir taşmaya görsün... > Şampiyonluk şarkısı "Denizde karaltı var bu gelen kayık midur?" Bu türküyü memleketimin insanları iyi bilir. Rahmetli Kazım Koyuncu sayesinde türkünün ünü Karadeniz sınırlarını da aşmıştır. Trabzonspor'da yaşananları gördükçe, okudukça, yazdıkça mırıldanırım bu mısraları. Son şampiyonluğu çocukluk günlerime tekabül eden memleketimin takımı... Trabzonspor! Nerede o fırtına takım, nerede bugün kan ağlatanlar! Albayrak bildiğini okur, olan Trabzonspor'a olur. Ben yine mırıldanırım; "Denizde karaltı var... Bu gelen kayık midur?..." Kim bilir belki duyar Karadenizim de bir umut dalgasıyla döver kıyıları. Titrer ve kendine gelir denizin çocukları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.