İyiliğin karşılığı

A -
A +

İyiliği sadece iyilik yapmak için yapmak önemli bir niyettir. Bir kimseye hiçbir karşılık beklemeden iyilik etmenin ne kadar kolay ve ne güzel bir duygu olduğunu görmenizi sağlar.

 

Çoğu kez bilerek, ya da farkında olmadan başkalarından bir şeyler isteriz.

 

Birisine bir iyilik yapacağınız zaman, yapın gitsin; içinizde çok tatlı bir huzur hissedeceksiniz. Tıpkı hareketli bir egzersizin beyninize endorfin salgılayıp size bedensel rahatlama sağlaması gibi yapacağınız sevgi dolu iyilikler de bunun duygusal karşılığını sağlar. Ödülünüz, o anda bir iyilik yaptığınızı bilmenin size sağladığı güzel duygudur. Karşılığında herhangi bir şey, hatta, bir teşekkür bile gerekmez. Dahası, iyilik ettiğiniz kimsenin bunun sizden geldiğini bilmesi bile gerekli değildir. Sizin karşılıksız iyilik yapmanın farkında olmanız yeterlidir.

 

Ne yazık ki, çoğu kez bu güzel ve huzur dolu duyguya bizim karşılık beklentimiz karışır. Kendi oluşturduğumuz düşünceler huzur duygumuza takılır ve kendimizi ne istediğimiz, neye ihtiyacımız olduğu düşünceleriyle tıkanmış buluruz. Çözüm “karşılık olarak bir şey isterim” düşüncesini kafamızdan söküp atmaktır. Bu gibi düşüncelerin yokluğunda huzurlu duygularımıza tekrar kavuşuruz.

 

Şimdi ilk işiniz, yakınızda birine gerçekten yararlı olacak ne yapabileceğinize bakmak olsun ve hiçbir karşılık beklemeyin. Evinizin bazı yerlerini temizleyip eşinize sürpriz yapabilirsiniz; komşunuzun bahçesindeki çimleri biçmesine yardım edebilirsiniz, işten gelip çocukları üstlenerek eşinizi rahatlatabilirsiniz. Bu iyiliği yaptıktan sonra da o kimseden hiçbir karşılık beklemeden bir şey yapmanın tadını çıkarın. Hele bir de kimsesizlere, yaşlılara ve fakirlere karşı daha duyarlı olup yardımcı olma duygusunu bir süre uygularsanız, o duygunun başlı başına bir ödül olduğunu anlayacaksınız. İçiniz kıpır kıpır sevgi yüklü olacak, mutlu olmanın zirvesine ulaşacaksınız.

 

     Nurettin Bozan/NLP Practıtıoner-Eskişehir

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

          Söz

 

 

 

Aydınlıkta karanlığı varlıkta yokluğu

 

Hayatta yok sayılan yaşayamayan

 

Sadece nefes alan ama görülmeyen

 

Karanlıkta çığlıkla ağlayan inleyen,

 

 

 

Debelendikçe batan imdat bekleyen,

 

Nasıl güzellikler yazar ki süttaş (süt kardeş)

 

Yaşanmayan bilinmez tanınmaz ki

 

Bilsen yazmam mı umut olsa

 

 

 

Beyaza dokunca siyah olursa

 

Sevince hüsran gelirse üstüne

 

Yakaladım dediğim uçup giderse

 

Mutluluk huzur tüm güzellikler

 

 

 

Umudum umuda döndüğünde

 

Beyazım beyaz olduğunda

 

İnsan olduğumda dediğini hep

 

Güzeli ve mutluluğu yazacağım söz

 

     Lütfü Yarar

 

 

 

 

KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST
(Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür)

 

 

“Din büyüklerimiz buyurdular ki: Dinimizde en büyük hizmet, en büyük sevap, en büyük rütbe, O'nun kullarına hizmet etmektir. Seyyidül kavmi hâdimihum. Bir gün Eshabı kiram oturmuşlar, bir yabancı gelmiş. Kiminle konuşacak? Oradaki reisle konuşacak. Hazret-i Peygamber de 'aleyhissalatü vesselam' ayakta su dağıtıyor, bir şeyler veriyor, Eshabına hizmet ediyormuş. Cenab-ı Peygambere gitmiş, buranın reisi kim, demiş. (Reisül kavmü hadimihum) buyurmuş. Bu kavmin reisi, kim ayaktaysa, odur. Yani kim çalışıyorsa, odur. Yatan, uyuyan değil; çalışan...

 

Netice: Men hadime hudime. Hazret-i Peygamber (aleyhissalatü vesselam) buyuruyor ki: (Kim hizmet ederse, mutlak ona hizmet edenler olur. Bu işin şakası yoktur. Men. Bir kimse. Hadime. Hizmetçilik yaptı, hademelik yaptı; hadime mazi, hizmet etti. Hademe, hizmet ediyor. Men hadime hudime. Hizmet eden, hizmet görür.”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.