“Bismillah!” diyerek başlayalım söze... Ne demişler, önce selâm, sonra kelâm ile... Söz uçar, yazı kalır. Unutmayalım! Sükûtun da bir sesi vardır... Evet evet doğru duydunuz. Şems-i Tebrizi'nin (rahmetullahi aleyh) dediği gibi "Sükûtun da bir sesi vardır. Onu anlayacak yürek lâzımdır. Şüphesiz ki, iyi insanların hayatları öğrenildikçe, iyilerin adedi artacaktır. Mâzisini, büyüklerini tanımayan çocuklar, gençler ve yaşları ilerlemiş insanlar, büyüklüklere talip olmayı unutacaktır.
İbrahim Hakkı Erzurumî'nin de "Âşk, nefsi terbiye eder, ahlâkı güzelleştirir. Aşk, insanın kalbinde bir ateş olup kalpte Allah sevgisinden başka bir şey bırakmaz. Hâk âşığı olanın sözü, işi ve düşüncesi, doğru ve saftır. Uyanık kalpli ve hatadan uzaktır" sözü bunu manidar kılacaktır.
Bu aşka talip olmak isteyenin yapacağı şey âlim, ulema, arifan ve evliyaya uymaktır. Evliyaullaha uyanın gideceği yer kemend-i mahbup ile Cennet-ü âlâdır.
Alaeddin-i Attar hazretleri anlatır:
Şâh-ı Nakşibend hazretleri beni kabul edince, onu o kadar sevdim ki sohbetlerinden ayrılmayacak hâle geldim. Bu hâlde iken, bir gün bana dönüp dedi ki: Sen mi beni sevdin, ben mi seni?
Buyurdu ki; "İkram sâhibi zatınız, âciz hizmetçisine iltifat etmeli ki, hizmetçisi de sizi sevmeli” diye cevap verdim. Bunun üzerine: "Bir müddet bekle, anlarsın işi” buyurdu. Bir müddet sonra kalbimde onlara karşı muhabbetten eser kalmadı. Sonra buyurdu ki: “Gördün mü, sevgi benden mi senden mi?" Bunun üzerine bir beyt Zât-i Âlâ: "Eğer maşuktan olmazsa muhabbet âşıka,/Âşığın uğraşmasi mâşûka kavuşturamaz aslâ..."
Şimdi dönelim “söz uçar, yazı kalır. Sükûtun da bir sesi vardır” sözündeki manaya...
"Onca sözler ettim dize dize,/Bir kulaktan geldi, diğerinden gitti biri birince... Nice nasihatler etsen de dil ile/Hâlin olmazsa Rabbine beyan,/Sözünde hâlin gibi olmaz şayan...”
Vesselâm, Ved-duâ ile...
Havva Arvas
ŞİİR
Yerine sevemem
Çok zaman geçti aradan
Çok sular aktı o köprünün altından
Akıttığım gözyaşları, kaybettiklerim
İsteyip de gidemediğim, özleyip de
Sevemediğim;
Yıllarca herkesten sakladığım,
Bakmalara, sevmelere doyamadığım,
Amansız bir gece de silip attığım,
Derin hülyalarıma gömüp orada
Bıraktığım,
Şimdi hepsi bir anlama kavuşuyor,
Bir çift göz içinde buldum,
Bana ait hissettiğim denizleri.
Bilmem ki nasıl tarif edeceğim bunu
Yaşamadım, görmedim, bilmedim ki.
Anahtarını bulmuş gibiyim
Yıllardır içimde kilitli olan kapının.
Bulmuş gibiyim kalbimin dehlizini,
Arıyor muydum acaba?
Neden, nasıl çıktın bir anda karşıma?
Çok da önemli değil artık bunlar.
Artık daha sesli düşünüyorum:
“Yerine sevemem”
Asil Bey
SAĞLIK OLSUN
ÜZÜM SİRKESİNİN FAYDALARI
Üzüm sirkesi tarihin en eski devirlerinden beri temizlikten tedaviye hayatın hemen her alanında kullanılan harika bir toniktir. Faydaları saymakla bitmez. Bir kere çok güçlü bir probiyotiktir ki artık probiyotiklerin bağırsak ve mide sağlığını koruduğunu kabızlığı ve ishali önlediğini hepimiz biliyoruz. Üzüm sirkesi ile yapılan gargara ağızlarda hijyeni sağlar. Dişlere iyi gelir. Üzüm sirkesi iyi bir antioksidandır. Bağışıklığı güçlendirir. İnsülin seviyesini düşürerek uzun süre tok kalmayı sağlar. İştah kesicidir. Kötü kolesterolü düşürür. Cilt tahrişlerini izale eder, rahatlatır. Saçlarda kepek oluşumunu önler. Vitamin ve mineral bakımından çok zengin bir içeriğe sahiptir. Kansızlığa da iyi gelir, kemikleri de güçlendirir Sirke salatalarda, turşularda bazı çorbalarda bol bol kullanabileceğimiz geleneksel bir lezzetimizdir.