Gel bakalım Molde!

Galatasaray’ın futbolcu yapısı ve de oyun kültürü, oynamaya çalışan takımlar karşısında gerçekten çok etkili oluyor. Sarı kırmızılı takımın bir önceki turda Zalgiris; Süper Lig’in ilk haftasında da Kayserispor karşısında zorlanmasının sebebi, oyunu bozmak üzere kurgulanmış takımlar olmasıydı. Bu iki takım da savunmada bekleyip, rakibin açığını kovalayan anlayışla sahaya çıktıkları için, Galatasaray Zalgiris ve Kayserispor maçlarında zorlandı. Ljubljana, evindeki maçı 3-0 kaybetmesine rağmen, oyunu oynamaya çalışan bir takım hüviyetiyle Rams Park’a çıktı. 

Çift forvet denerken…

Bir ara önde baskı yapmaya çalışan ve gol arayışına giren Slovenya temsilcisinin, aldığı riskin sonucu olarak gol pozisyonu vermesi kaçınılmazdı. Hücuma hızlı çıkabilen oyunculara ve az pozisyon bulsa bile gol becerisi yüksek santrfora sahip olan Galatasaray, çok geçmeden rakibinin umutlarını tüketti. İlk maçın skoru 3-0 olunca Nelsson-Abdülkerim ikilisini dinlendirerek, Kaan-Emin birlikte görmek isteyen Okan Buruk, devreyle birlikte “çift forvetle nasıl oynayabilirim” denemesi yaptı. Sağda Bakambu, solda Zaha, ileride de Halil-İcardi ikilisi, tam neler yapabileceklerini gösteriyorlardı ki, Torreira bu duruma engel oldu.

Ne yaptın Torreira?

64. dakikaya kadar sahanın en iyilerinden olan Torreira, sorumsuzca rakibinin tendonuna bastı. Galatasaray’ın oyun sisteminin belki de en kilit ismi olan Torreira’nın Molde maçlarında oynayamayacak oluşu ciddi bir dezavantaj gibi görünüyor. Ancak, Molde’nin Faroe Adaları temsilcisi karşısında uzatmada tur atlayabilen bir takım olduğunu düşününce insan çok da tedirgin olamıyor. Uzun lafın kısası, sarı kırmızılı takım karşısında gücü ne olursa olsun oynamak isteyen bir rakip bulduğunda kazanmaya en yakın taraftır. Bu yüzden “Şampiyonlar Ligi grupları şimdiden hayırlı olsun” demek çok da iddialı bir söylem değildir.