Hasan Dede hâlâ istediği cevapları alamamıştı!..

A -
A +
"Tabii sen de torunumsun! Senin yaşında kaç tane torunum var bir bilsen!"
 
Hasan Dede, şefkatle bakıyordu Ali'ye:
- Peki cüzdanım… Acelen neydi? Yağmur, soğuk, rüzgâr… üstün-başın, ayakkabıların hep çamur, sırılsıklam ıslanmışsın da…
- Bu farklı bir duygu…
- Mutlaka öyle de: “Bana ne, evin ihtiyaçlarına harcayalım” diyebilirdin, ya da istediğin, sevdiğin bir şeyler alırdın kendine… Ne bileyim daha çok şeyler yapabilmen mümkünken seni buraya mecbur eden kuvvet neydi?
- Babamı düşündüm, annemi, kardeşimi düşündüm ve bir de sizi… Belki bu paraya sizin daha çok ihtiyacınız vardır diye aklıma geldi.
- Yaa! Allahü ekber! Annen, baban; elinde para dolu bir cüzdan görselerdi kızarlar mıydı?
- Onlar da kabul etmezlerdi zaten.
- Niçin?
- Haram para, haram mal olduğundan.
- İnsanların çoğu helâli, haramı pek bilmezler, bilseler de ehemmiyet vermezler… Bu parayı çalmadın ki niçin haram olsun?
- Sık sık konuşurlardı evde.
- Mesela; ne konuşurlardı?
- İnsan çalışmadan, alın teri dökmeden onun bunun malını habersiz, rızaları olmadan alamaz, alırlarsa işte o haram olur derlerdi.
- Mâşallah… Mâşallah. Demek; bu cüzdanımdakilerin de haram olacağına kanaat getirdin öyle mi?
- Babam yolda bulduklarını bize vermezdi, önce sahibini arardı, bulamazsa bir fakire ya da bir hayır yerine götürürdü. Annem de öyle yapardı. Sıra bendeydi demek…
- Eee… Hava çok soğuk ve yağışlı, ne bileyim bu hava şartlarının düzelmesini bekleseydin en azından.
- Aklıma hep kötü şeyler geldi. Biri görür elimden alır diye de çok korktum. Ne pahasına olursa olsun getirmeye karar verdim.
- Bari bir taksiye binseydin.
- Ona da cesaret edemedim. Hem taksi param yoktu.
- Bu paradan verseydin! Bana da izah ederdin, olur biterdi. Hem çok da memnun olurdum.
- Bir insanlık yapacaksam tam yapmalıydım.
- Helâl olsun evlat! Ee… sonra nasıl oldu?
- Edirnekapı’dan Karagümrük’ün ara sokaklarına girdim. Beni böyle telaşlı görenler kardan, yağmurdan kaçtığımı sandı. Bu yüzden olacak ki, kimsecikler bir şey demedi.
- Eee!
- Ambulansların keskin siren sesleri, telaşlı insanların koşuşturmaları ve bağrışmaları arasında doğru Acil'e girdim. “Hasan Palandöken isimli hastayla görüşeceğim” dedim. Oradakiler kayıtlara bakarak: “Nesi oluyorsun?” diye sordular ben de “Şeyy...” derken üzüntüden dolayı konuşamadığımı, torununuz olabileceğimi düşünüp fazla oyalamadan odayı tarif ettiler efendim.
- Aferin sana torunum!
- !!!
- Tabii torunumsun! Senin yaşında kaç tane torunum var bir bilsen! Ben de hemşirelere söyleyip kızıma da, oğluma da telefon ettirdim. “Gureba Hastanesi 105 numaralı odada istirahat ediyorum” diye. Onlar da bir telaşla geldiler. Her neyse! Şimdi daha iyiyim elhamdülillah.
- Büyük geçmiş olsun.
- Teşekkür ederim torun! diyen Hasan Dede hâlâ istediği cevapları alamamıştı. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.